Eğitim ve bilinç farkı
Gezme amaçlı olarak Ankara’ya yaptığım bir gün iki gecelik bir gezi sonucunda elde ettiğim izlenimleri sizinle paylaşmak ve izlenim sonucunda eksikliklerimiz ve farklılıklarımız hakkında bir kaç cümle karalamak istedim.
Yıllardır gitmediğim, okul okuduğum şehri ve okulu görmek ister istemez insanda heyecan uyandırıyor. O yolları, caddeleri ve sokakları gördüğünde; okul zamanındaki arkadaşlıkları, sevinçleri ve hüzünleri hatırlıyor insan.
Anılardan öteye, siteye yazabilecek ne bulabilirim düşüncesiyle etrafıma baktım durdum. Gözlemledim, bu şehirde olupta kendi şehrimizde olmayan ne diye sordum.
Binalar mı? Yollar mı? Yeşil alan mı?
Neydi bu insanları, kendi insanımızdan başarılı ve ayrı kılan şey. Aradığım şeyi çok geçmeden buldum daha doğrusu o beni buldu.
Bu resmiyet kokan şehirde, okul okuduğum zamanlarda olduğu gibi soluğu merkezde (Kızılay) aldığımda uğrak yerlerimin başında Dost Kitapevi gelmektedir. Almasam da ille de bakman gerekiyor düşüncesiyle kapısından içeri girdim. En çok satanlar kısmından başlayıp, Türk Edebiyatı, Fransız Edebiyatı, Rus Edebiyatı, Psikoloji, Bilim Kurgu derken sürekli beni kendine çeken Bilgisayar reyonunun başında buldum kendimi.
Bilgisayar reyonunda beni karşılayan 3 genç ve yanlarında da orta yaşta bir beyefendi. Kitaplara uzanmadan önce gençler ve beyefendinin muhabbetine kulak misafiri oldum, sonrasında bu misafirlik beni muhabbetin içine çekti. Tartışma programı izler gibi aralarındaki diyaloga konuk oldum.
Daldan dala atlayıp farklı bilgisayar kitapları hakkında, kendi aralarında görüş bildiren gençler, HTML 5, html’nin daha basit hali, C programlama dilini bitirdim (ki bitirilmesi normal şartlarda 2-3 yıllık bir süre gerektirir), okulumuzdaki öğretmenler konuları öğretmede öğrencilere yetişemiyor, Phyton dilini öğrenerek drone ve yapay zeka üstüne çalışmak istiyorum. v.s v.s. Onların karşısında da Tübitak projesi geliştiren ve onları farklı farklı sorularla ölçmeye ve yönlendirmeye çalışan bir beyefendi. Yine öğrencilerin verdiği cevapta onların Fen Lisesi öğrencisi olduğunu öğrendim.
Ülkemiz öğrencileri açısından bu olumlu durum olsa da kendi coğrafyamız ile kıyasladığımız zaman, hem aile hem de okuldan kaynaklı eksikliklerden dolayı gençlerimiz, değil bahsedilen programlama dillerini bilmek, öğrenmek; interneti ve teknolojiyi telefonun ötesinde düşünemiyorlar. Batıdaki veya diğer büyük şehirlerdeki öğrenciler programlama, yazılım diyedursun, bizim öğrencilerimiz bilgisayarı açmaktan, kullandıktan sonra normal şekilde kapatmaktan aciz. Teknolojiyi de bir tarafa bırakalım. Herhangi bir konu hakkında fikirlerini belirtmekten korkar durumda ki örnek verdiğim üç öğrenci fikirlerini belirtirken aradaki uçurum daha belirgin şekilde günyüzüne çıkıyordu. Tabi ki bilgi birikimi ve kendilerini geliştirebilme imkânı yanında özgüven ve sonrasında kendini sağlıklı şekilde ifade edebilme kabiliyetini de doğuruyor.
Peki öğrencilerimizde olmayan bu eksikliklerin sorumlusu sadece öğrenciler mi ?
Tabi ki hayır. Başta, teknolojik aletlere öcü gibi bakan ve çocuğun bu aletler hakkında bilgi edinmesini, sosyal ve sportif konularda kendisini geliştirmesini bilmeyerekte olsa engelleyen aileler, sonrasında okulu sadece ekmek teknesi olarak görüp, aman ben dersimi vereyim öğrenciler gereğini yapsın, diyerek işin içinden çıkan öğretmenlerin payı çok daha büyük ki aşağıdaki tabloda ilçemiz okullarında bu seneki üniversite sınavında alınan puanlar acı gerçeği iliklerimize kadar hissettiriyor. (Yazımız fen lisesinden örnek olduğu için tabloda sadece Fen Lisesi adı karalanmamıştır.)
Bu acı tabloda da görüldüğü gibi Fen lisesinin öğrencilerinin dahi düşük puanlar alması ilçe eğitim politikamızın kesinlikle gözden geçirilmesi anlamına geliyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok, hemen yanıbaşımızda yaklaşık 50 km mesafede bulunan Rekabet Kurumu Anadolu Lisesi her yıl Üniversitelere; 10’larca tıp, diş hekimi, hukuk ve mühendislik öğrencisi kazandırırken ilçe olarak tek okulun yaptığının 10’da birini yapamıyoruz.
Suçu kimseye atmadan, hepimiz kendimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Sadece aile veya sadece öğretmen ile üstesinden gelinebilecek bir durum değil. Bir türlü kopamadığımız uğruna mücadele ettiğimiz koltuklarımızdan kalkıp çözüme uzaktan bakmak yerine çözümün içinde birebir rol alarak, dikdatör aile reisliğinden kurtulup çocuğumuzun geleceği için neler yapabileceğimizi her yönüyle inceleyerek ve en fazla sorumluluğun düştüğü öğretmenlerin, hakimi olduğu sınıflarımızı ve geleceğini şekillendirdiği öğrencilerimizi daha çok önemseyerek ve sahiplenerek hep birlikte topyekün eğitim seferberliği ile ilçemizin eğitim ve başarı seviyesini yükseltmemiz mümkün. Bütün bunları hemen şimdi yapalım, çünkü yarın geç olabilir.
Yazı güzel ancak eğitim sadece pozitif bilim diye adlandırılan kısım değildir. Çocuklarımıza Öncelikle ahlak vermeliyiz. Çünkü nice eğitimli ama ahlaksız, yani yalan söyleyen, insani değerlere önem vermeyen, Kendini büyük gören, başkasının hakkını gözetmeyen insanları da görüyoruz. Güzel ahlak insanı insan yapar, beyine doldurulmuş bilgi yani pozitif bilim yeterli değildir. Bazen ilimin ahlaksız insanlarda olması tüm insanlığa zarar vermesine sebep olabiliyor. Eğitim açısından da çok yüksek puanlı bölümleri kazanılması tek başına başarı olarak değerlendirilmemeli. kişi severek yapabileceği işi mi yani mesleği mi seçti yoksa aile baskısı, ekonomik getirisi göz önünde bulundurularak yapılan seçimlerle mi tercih etti. nice Doktor mühendis ve toplumda statüsü yüksek kabul edilen meslekleri yapan insanlar yaptığı işten mutlu değiller. Sokrat “hayatın amacı Mutlu olmaktır mutlu olmak ise erdemli olmak da geçer” der kişi yaptığı işte mutlu değilse tüm hayatı göz önüne alınarak değerlendirildiğinde başarılı olduğu söylenemez. Hayatında yaptığı işten mutluluk duyan insan doğru seçim yapmıştır ve başarılıdır. Çocuk ve gençlerimize Öncelikle hayatında bir amaçlarının olması ve meslek seçerken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda bilinçlendirilmeli bu şekilde kişi neyi niçin istediğini fark eder ve doğru tercih yapar.
Kesinlikle katılıyorum yazdıklarınıza, başka bir açıdan olaya yorum getirmişsiniz.