Çayönü Hilar Mağaraları
Çayönü Hilar mağaralarını anlatmaya sayfalar yetmez. Elimizden geldiğince kaynaklar yardımıyla çayönünü sizlere anlatacağız. Çayönünü anlatmadan önce çayönüne gelene kadar insanlığın geçirdiği zaman dilimleri hakkında bilgi verelim.
Geçmişten günümüze bütün tarihçiler insanlığı; Taş dönemi insanları, Bakır dönemi insanları, Tunç dönemi insanları ve Demir dönemi insanları olarak 4 gruba ayırmıştır.
İlkel hayat koşulları ve yaşantı tipinin oluşturduğu Yontma Taş Çağı insanlığın başlangıç dönemi olarak kabul edilmektedir. İlk insanlar üretimi bilmediklerinden hayatlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürüyordu. Yontma taş devrini, orta taş devri olan mezolitik dönem ve onu da konumuz olan çayönünün de yer aldığı cilalı taş devri takip etmektedir. İnsanlık için devrim niteliğinde olan Cilalı Taş Devri’nin bu kadar önemli olmasının en büyük nedeni üretime geçiştir. İnsanlar göçebelikten yerleşik hayata geçmeye başlayıp, avcılık ve hazır toplayıcılığın yanında yaban hayvanlarını evcilleştirme ve yabani tahılları ekip biçmesini de yavaş yavaş öğgrenmeye başladı. Sonra, taneleri öğütmek için geniş ve ağır taşların kullanıldığı değirmenlerin yapımı, tohumların saklanması için yeni yöntemler geliştirildi.
Çayönü tarihi İ.Ö 7250-6750 tarihleri arasında yani, günümüzden yaklaşık 9000 yıl öncesinde başlamıştır. Dünyanın en eski yerleşim ve üretim yerlerindendir.
Anadolu ve Mezopotamya’da nice tarih meraklısı veya arkeoloji meraklısı bilim insanı araştırmalar yapmış ve daima ilk insanlar nasıl yaşamış, nasıl yerleşik hayata geçmiş, ilk defa nerede yerleşik hayata geçmiş, üretimi nasıl öğrenmiş ve ne zaman üretmiş. Bu ve bunun gibi onlarca sorunun peşinde koşan bilim insanlarının ilçemizde de yapmış olduğu kazılarda dünyanın ilk yerleşim ve üretim yerlerinden biri olan Çayönü bulunmuştur.
Coğrafyanın ve ülkenin şartları dolayısıyla kısıtlı imkanlarla yapılan kazılar ilçe halkı tarafından yeterli bulunmayıp, tarih kitaplarında yer alan bu şehrin tamamının günyüzüne çıkarılması ve insanlığa ulaştırılması istenmektedir.
GENEL ANLAMDA ÇAYÖNÜ
Neolitik dönemden başlayıp, Kalkolitik ve sonrasında Tunç Çağ ile devam eden, göçebelikten yerleşiğe, tüketimden üretime geçişin sembolu olan Çayönü giderek artan nüfustan dolayı yerleşim alanının Hilan/Sesverenpınar köyü kayalıklarına kaymış olduğu, bakır ve diğer madenlerin işlendiği ve bu madenlerin ve diğer tahıl ürünlerinin ticarette kullanıldığı değişik kaynaklarda dile getirilmektedir. (Veli Sevin, Anadolu Arkeolojisinin ABC’si, Simavi Yayınları, İstanbul 1991)
ÇAYÖNÜ NASIL BİR YERDİ?
Çayönü, Ergani İlçesinin 7 KM güney-batısında, Hilar (Sesverenpınar) köyünün kuzaeyinde, kuzey-güney 160 metre, doğu-batı 350 metre boyutlarında bir höyüktür.
Bugünkü görüntüsüne bakıldığı çıplak bir ovayı andıran Çayönü, insanlığın yaşadığı zamanlarda farklıymış, sürekli akan deresinden dolayı, sulak ortam bitkilerinin, suyu seven canlıların, ormanlık ve yumuşak topraklı ve sazlıklarla kaplı nemli ortamı tercih eden canlıların bulunan kalıntıları bunu desteklemektedir.
ÇAYÖNÜ’NDE YERLEŞİMİN BAŞLANGICI
Avcı ve toplayıcı olan topluluk, kalkerli bir kayalıkta, dağdan gelen sürekli bir akarsuyunun beslediği sazılklar ile kapalı bir gölün kenarında yaşamışlar.
Saz ve kamış demetlerinin birbirine bağlanması ile oluşturulan yuvarlak çukur tabanlı barınaklar birbirine yakın olarak yerleştirirler. Zamanla, kulübelerin yapımında, birbirine sepet örer gibi bağladıkları ağaç dallarını kullanarak üzerlerini de toprak ile sıvamaya başladıklarını görmekteyiz. Kulübe duvarlarının alt kesiminde belli bir yüksekliğe kadar taş kullanımına ve tabanın sıvanmasına daha sonraları başlamıştır. Bu dönemden sonra artık taş temel ya da su basamağı Çayönü yapılarının vazgeçilmez bir öğesi olmuştur. Bu kulübeler yuvarlak planlı kulübeler özelliğindedir. Köy sakinlerinin çukur barınaklardan toprak seviyesine, hatta “biraz daha yükseğe çıkma” gereksiniminin, su taşkınlarından ya da uzun yağışlı mevsimlerin neden olduğu rutubetten kaynaklanmış olabileceği öngürülmekedir. Zamanla, Kanallı yapılar olarak adlandırılan evrede, yapının taş ve kerpiçten yapılmış duvarlarını birbirinden dar kanallar ile ayıran taş bir patform haline dönüşmüştür. Izgara Planlı Yapıların ızgaraları üzeri kamış ve ince dallarla örtülerek üzerinde oturup iş yapılabilir bir düzlem oluşturulmuştur.
Yuvarlak Planlı Kulübelerin avlularının günlük işlerde yoğun kullanımına karşın, bu evrede çakmaktaşı işlemek dahil birçok işlerin kapalı mekânlara çekilmiş olduğu ve yapının içinde işlerin mekânlara bölünmüş olduğu dikkat çekicidir. Bu mekânlar, Çayönü sakinlerinin günlük yaşamının geçtiği bir mêkan olmasının yanısıra deri işçiliğinden, dikiş dikmeye, değişik malzemeden süs eşyalarının yapıldığı bir atölye işlevini de görmekte. Orta mekân ise daha aşağı düzlemde, tabanı defalarca sıvanmış, güneydoğu köşesine yerleştirilmiş tabanı taş döşeli ocak ise en önemli öğelerden biridir. Bu mekân yabani buğday, mercimekgiller gibi bitkilerin öğütüldüğü, ezildiği, etlerin dövüldüğü, havan elleri, öğütme taşları gibi aletlerin bulunduğu, kısaca yiyeceklerin hazırlandığı “mutfak” bölümüdür. Yapının en güneyinde ise, ortada dışa açılan kapı ve her iki yanında değişik büyüklükte küçük bölmeler mecut. Bu bölmeler olasılıkla kiler, depo gibi kullanımış, yüzleri güney doğuya dönük yapıların arasında kalan dış alanlar işe yaramayan havyan kemiklerinin, kırık aletlerin atıldığı ve küllerin döküldüğü “çöplükler” haline dönüşmüş.
Çok uzatıp sizi sıkmak istemiyorum. Genel anlamda bir arada yaşamayı, üretmeyi, hayvanları evcilleştirmeyi, günümüzde evimizi nasıl en iyi şekilde düzenleyebiliriz düşüncesi onlarda da hakimdi. Sadece tüketen bir anlayışın yerini, daima iyisini üretmeye çalışan bir anlayış almış.
ÇAYÖNÜ İNSANI NE İLE BESLENİRDİ?
Çayönü insanı atalarının geleneği olan avcılığı sürdürmekle birlikte yerleşik hayata geçtiği için Buğday ve yabani mercimek gibi tahılları da üretmeyi öğrenmiş ve bu beslenmelerini sağlamıştır. Kazılarda elde edilen tarım ve avcılık aletleri bunları kanıtlar niteliğindedir. En çok domuz, yabani koyun, geyik ve keçi avlanmış olup, ilk evcilleştirilen hayvan köpektir. Yerleşim yerinin yanından geçen dereden de su canlılarını özellikle balıkları besin kaynağı olarak kullanmışlar.
ÇAYÖNÜNE NASIL GİDİLİR?
Çayönü, Hilar (Sesverenpınar) köyünün yanında Ergani’ye 7 KM uzaklıktadır. İstasyon Parkı güzergahından Fen lisesine dönmeden aşağı köyler istikametine devam ederek 7. KM’de sağda bulunan Hilar (Sesverenpınar) köy yol ayrımından Çayönüne gidebilirsiniz.
Tarihe eşlik etmek, insanlığın ve medeniyetin gelişim evrelerini yakından takip etmek, tarihin havasını solumak istiyorsanız kesinlikle ziyaret etmeniz gereken yerlerden birisini görmek için oyalanmayın.
Çayönü ile ilgili bazı bilgiler, Ergani’li Hemşerimiz Müslüm ÜZÜLMEZ’in “Çayönü’nden Ergani’ye Uzun Bir Yürüyüş” adlı kitabından kendisinden izin alınarak ve tarafımızca derlenerek yayınlanmıştır. Kendisine Teşekkür Ederiz